
1918 Osmanlı Devleti’nin yenildiği yıldır.
Gerçi Alman İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan çifte tacı ve
Bulgaristan da bizimle beraber yenilmişti ama hiçbirinin anavatan
toprakları işgal edilmemiş, yalnızca -Weimar’da olduğu gibi- ağır
ekonomik ve askerî yaptırımlarla cezalandırılmışlardı. Yalnızca Osmanlı
Devleti’nin anavatan toprakları ve başkenti işgal edilmiş ve yönetim
merkezi İstanbul ele geçirilmişti. Neden?
1918’in
bu manzarası ne kadar hazin ise sonrasındaki siyasi ve askerî
gelişmeler de o kadar hazindi. Osmanlı Devleti’ni tarihe postalamak ve
bir daha bu topraklarda böyle tehlikeli bir oluşuma meydan vermemek için
onu barışa zorlayacak bir Yunan savaşı planlandı ama bütün tehditlere rağmen Sevr’i Osmanlı Sultanı Vahdettin’e imzalatmak mümkün olmadı.
Barışa yanaşmamasının cezasını da anlaşmayı başka bir kadroyla yaparak
kendisini devre dışı bırakarak verdiler zaten; sonra da yurt dışına
kaçırarak… Neden?
Böylece
Sultan’sız ve devletsiz kalan millet bu defa Ankara hükümetiyle bir
devlet olabilmek için Lozan kapılarında İtilaf devletlerinin merhametine
muhtaç hâle gelecek, uluslararası camiada tanınması karşılığında
feragat, rıza ve tavizler istenecek ve Lozan’da bunlar fazlasıyla
verildikten sonra başka sözler de istenecekti. Bir daha bu topraklarda
Osmanlı’nın lafı geçmeyecek,Hilafet’inden Medeni Kanun’una,
Ayasofya’sından alfabesine, kılık kıyafetinden laikliğine kadar garanti
kapsamına giren temel hususlarda mutabık kalındıktan sonra Cumhuriyet’in
ilanına izin verilecekti. Neden?
Mustafa Armağan’dan sıkı bir yakın tarih hesaplaşması daha: CUMHURİYET EFSANELERİ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Gmail hesabı olmayan arkadaşlarımız hemen alt kısımda 'Yorumlama biçimi' listesinden 'Adı/URL'yi seçerek sadece isimlerini yazarakta yorum yapabilirler.
::..Görüşleriniz bizim için değerlidir..::
::..Lütfen Düşüncelerinizi Yorum Olarak Belirtiniz..::